Pazarlama bütçenizi arttırmadan satışlarınızı arttırabilmenin en önemli yolu bir kez hizmet verdiğiniz müşterilerle ilişkinizi sürekli kılmak, sürece insan unsurunu katmak ve söz konusu ilişkiyi büyütmek için çaba sarf etmektir.
Bir müşterinin sizden ayrılmasının altında birçok sebep yatabilir ama en sık duyacağınız nedenler şunlar olacaktır:
Son ikisinin bir müşterinin hizmet ya da ürünlerinizi kullanmaktan vazgeçmesinin altında yatan sebepler arasında en sık karşılaşılanlar olduğu düşünülürse, sorun yenilir yutulur gibi değil demektir. Ne de olsa artık söz konusu müşteri, sizin onu umursamadığınızı ama rakibinizin umursadığını düşünmektedir.
Özellikle de müşteri, aranızda oluşan bir ilişki dolayısıyla hizmet ya da ürünlerinizi kullanıyorsa, daha önce başka bir ürüne ya da sizin ürününüze sahip olmuşsa veya sizi bir arkadaşından duymuşsa, durumun vahameti daha da anlaşılır hale gelir.
Peki, yukarıdaki hususlar düşünülünce, neden işletmeler pazarlama bütçelerinin %80’ini mevcut müşterileriyle olan bağlarını korumak yerine yeni müşteriler kazanmak için harcıyor?
Paranızı ve vaktinizi henüz hiçbir ilişkiniz olmayan yeni müşteriler edinmek için harcamaya başlamadan önce, aşağıdaki istatistiklere bir göz atın:
Dolayısıyla pazarlama bütçeniz, mevcut müşterilerinizle olan ilişkilerinizi besleyip geliştirmeye harcadığınızda daha faydalı bir şekilde kullanılmış olur. Bu, sandığınız kadar zor değildir. Bu ilişkileri oluşturmak, mevcut müşterilerinize gerçekten onlarla stratejik ortaklık kurduğunuz ve onlara değer verdiğinizi gösterir. Onları doğru hizmetler ve ürünlerle memnun etmeye çalışmak; bu sırada da doğru promosyonları doğru yer ve zamanda sunmak önemlidir. Müşteriler, kayıtsızlık ve samimiyetsizliği kolaylıkla fark edebilir ve bunlara asla tahammül etmezler. Uzun vadeli müşteri sadakati, ardından her gün koşmanız, büyük küçük her işlemde göz önünde bulundurmanız gereken uzun soluklu bir yarıştır.
Büyümekte olan bir işletmenin sürekli olarak yeni müşteriler edinmesi gerekse de, mevcut müşteri tabanını memnun etmek odak noktasında olmalıdır. Ayrıca yeni müşteriler edinmeye çalışırken, mevcut müşteri tabanınızı elinizde tutmanıza oranla iki kat daha fazla para harcarsınız. Diğer yandan, mevcut müşterilerinizi koruyamazken, yeni müşteri kazanma yetinizi de kaybedersiniz.
Kısacası iş ve pazarlama dünyasında büyümenin en temel bileşeni, vaktinizin ve çabalarınızın çoğunu müşteri hizmetlerinizi geliştirmeye harcamaktır. Böylece mevcut müşterilerinizden iş hacmi kazanırsınız. Bu, satışlarınızı bütçe artırımı yapmadan %50 arttırmanızı sağlayacak bir stratejidir.
Kişilik, bir markanın kendini diğerlerinden ayırmasını sağlar.
Dijital dünyada kişisellik hissiyatını nasıl yaratırsınız? Müşteriniz olma potansiyeli taşıyan kişilerle etkileşim ve iletişim kurarsınız. Müşteriler, sevdikleri ve güvendikleri markalardan alışveriş yapar. Eğer sizi tanımazlarsa ya da eğer markanızın bir kişiliği yoksa, sizinle kendilerini nasıl özdeşleştirebilir ki?
Doğrudan müşterilere veya işletmelere satış yapan ya da bağış almanın yollarını arayan, kar amacı gütmeyen bir kuruluş olabilirsiniz. Her halükarda, insan unsurunu hesaba katmalısınız.
Aşağıdaki bahanelerden herhangi birisini kullanıyor musunuz?
Eğer öyleyse, buna bir son verin. Bir dakika durun ve bir işletmeyle yaşadığınız sıra dışı bir deneyimi düşünün. Bu deneyimin içinde bir tür insan unsuru var mıydı? İnsan unsurunu sürece katmışlar mıydı? Ben, bu soruya %99 evet diye yanıt vereceğinizi tahmin ediyorum.
Peki, insan unsuru pazarlamaya nasıl dâhil edilebilir?
Dijital bir dünyada yaşamak ve yeni pazarlama kanallarından faydalanmak, kişiselliği bir kenara bırakmak ve insan unsurunu markanız ve işletmenizin dışında tutmak için bir bahane olamaz. Böyle yaptığınızda, birçok müşteriyi uzaklaştırmış olursunuz. Yukarıdaki adımları uyguladığınızda, tüketicilerle o çok önemli ilişkileri kurabilir ve onları müşteriniz yapabilirsiniz.